Kent hayatının belki de en netameli sorusu (ya da sorunu), bizzat kenti oluşturan insanların kendilerini kentte konumlandırmaları ve kentin diğer tüm bileşenleri -ki özellikle kenti oluşturan ötekiler- ile kurdukları iletişimin boyutlarıdır. Tarihsel olarak her kentin bir yerlisi olmuş, bir de kente kimi zaman sığınmak, kimi kez barınmak çoğu kezde geçinmek üzere konuk olmuş yeni misafirleri. Dolayısıyla kenti korumak, kente ait kültür üretmek, kentli gibi olmak ve davranmak bütün dönemlerde öne çıkan tanımlamalara karşılık gelmiştir.